Cevap :
Mescidi Aksa 43 sene önce bugün barbar bir saldırıya maruz kalmıştı
Eklenme Tarihi ve Saati:22 Ağustos 2012 - 16:24 - Haberi Yazdır
21 Ağustos 1969′da Mihael Denis Ruhan adlı bir Avusturalyalı, Mescidi Aksa’yı yakma girişiminde bulundu. Camiyi yok etmenin Mesih’in gelişini hızlandıracağına inandığını söyleyen eylemci, işgal yönetiminden hiçbir ceza almadan sınır dışı edildi. Gerekçe olarak deli olması gösterildi. Çıkan büyük yangında birçok tarihi eser yandı. Bunların arasında en bilineni Selahattin Eyyubi’nin fethin nişanesi olarak Kudüs’e getirttiği tarihi ‘ahşap minber’dir.
Siyonistler, Mescidi Aksa’nın yerinde Süleyman heykeli veya Siyon mabedi adını verdikleri bir yahudi mabedinin olduğunu ileri sürdüklerinden bu iddialarına binaen Mescidi Aksa’yı yıkarak yerine yeniden söz konusu mabedi inşa etmeyi sürekli düşünüyor ve bunun için plan kuruyorlar. Onların işte bu amaçları yüzünden Doğu Kudüs’ün işgal edildiği 1967′den buyana, Mescidi Aksa sürekli şekilde siyonist saldırganlıktan kaynaklanan tehdit ve tehlikeyle karşı karşıya kalmıştır.
Mescidi Aksa, 1967 işgalinden sonra siyonist yahudilerin birçok saldırısına ve kundaklama eylemine maruz kaldı:
- Bunların ilki 21 Ağustos 1969′da Denis Ruhan adlı fanatik bir yahudinin gerçekleştirdiği kundaklama eylemidir.
- Nisan 1980′de ünlü yahudi terörist Meir Kahane, Mescidi Aksa’nın bir yerine bol miktarda patlayıcı madde doldurarak bunu patlatmaya teşebbüs etti.
- 8 Nisan 1982′de fanatik bir siyonist terör örgütünün mensupları Kach diye bilinen diğer bir siyonist terör örgütüyle işbirliği yaparak Mescidi Aksa’nın ana girişine bol miktarda patlayıcı madde yerleştirdi. Ancak bu patlayıcı madde cami görevlileri tarafından patlamadan ortaya çıkarıldı.
- 10 Nisan 1982′de Meir Kahane taraftarlarından bir grup yahudi terörist zorla Mescidi Aksa’ya girmek istedi. Cemaatin ve cami görevlilerinin engel olması üzerine çıkan çatışmada cami korumalarından iki kişi öldürüldü.
- 21 Mart 1983′te Mescidi Aksa’ya gizli bir yoldan girmek için tünel açıldığı tespit edildi. Ancak tünel tamamlanamadan ortaya çıkarıldığı için teşebbüs başarılı olamadı.
- 27 Şubat 1984′te bir grup silahlı yahudi, caminin doğu tarafından Rahmet kapısının yakınından içeri girmek istedi. Ancak cami koruma görevlileri onların içeri girip bir katliam gerçekleştirmelerini önlediler.
- 14 Ocak 1986′da Knesset üyesi bazı parlamenterler askerlerin koruması altında Mescidi Aksa’ya girmek istediler. Ancak İslami Hareket mensubu gençler cami kapılarında barikatlar oluşturarak onların içeri girmelerini önlediler. Birkaç kez girişimde bulunan parlamenterler Mescidi Aksa’nın içine girmeyi başaramayınca geri dönmek zorunda kaldılar. Fakat bu olaydan sonra cami dışında işgalci askerlerin Müslüman gençlere saldırmasıyla başlayan çatışmalarda çok sayıda genç yaralandı.
- Mescidi Aksa’ya yönelik saldırıların en geniş çaplısı da 8 Ekim 1990 tarihinde gerçekleştirilen ve 30 Müslümanın şehid edilmesine, 800 Müslümanın da yaralanmasına yol açan saldırıdır. Tarihe “Kudüs katliamı” olarak geçen bu saldırı, siyonist İsrail yönetiminin bazı fanatik yahudi gruplarını kışkırtması sonucu gerçekleştirildi.
İsrail yönetimi Mescidi Aksa’ya yönelik sabotajları düzenleyenleri genellikle “deli” diye niteleyerek ilk sorgulamadan sonra serbest bıraktı.
Mescid-i Aksa (Arapça: المسجد الأقصى), İslam dinine inananlarca kutsal mekânlardan biridir. Kudüs şehrinde bulunan Mescid-i Aksa'yı ilk inşa eden kişiSüleyman'dır. Mescid-i Süleyman olarak da bilinir.
Kur'an-ı Kerim'in Sebe suresinin 14. ayeti kerimesinin tefsiriyle ilgili olarak verilen bilgiler de buna delalet etmektedir. Bu ayet şöyle demektedir:"Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimizde, onun ölümünü, bastonunu yiyen ağaç kurdundan başka onlara gösteren olmadı. Böylece o yere yıkılınca, anlaşıldı ki cinler eğer gaybı biliyor olsalardı aşağılayıcı azabın içinde kalmazlardı." Ayetin tefsirinde şu bilgiler verilir: Süleyman, Mescid-i Aksa'nın inşasında cinlerden de yararlandı. Bu inşaat işinde insanların yapmaya güç yetiremeyecekleri zor işleri cinler yapıyorlardı. Ancak Süleyman bir gün mihrabında asasına dayanmış halde ibadet ederken öldü. Cinler onun ibadet ettiğini sanarak işlerini yapmaya devam ettiler. Sonuçta Süleyman'ın asasını içten güve yedi ve asa kırılınca onun cesedi de yere düştü. Böylece öldüğü anlaşıldı.