Cevap :
Cânı neylerdi dil-i bî-çâre cânân olmasa
Bülbüle âlem kafesdür ger gülistân olmasa
Öldürem didügine âhır peşîmân oldı âh
Nolayıdı hûblar bî-ahd u peymân olmasa
Leblerünçün çeşm ü dilde mâcerâ var korkaram
Ol iki hûn-rîzün arasında bir kan olmasa
Gözlerüme tûtiyâ-yı hâk-i pâyun bes durur
Ey tabîb-i câm ne gam kühl-i Sifâhân olmasa
Hüsnünün gencînesin yagmâ kılurdı hûblar
Ejdehâ-yı turre-yi zülfün nigehbân olmasa
Aşk-ı cânân ile dil ol denlü ülfet dutdı kim
Kâşkî cümle cihân derd olsa dermân olmasa
Ol kadar oldı gam-ı hicrünle Adnî nizâr
Kim anı bilmezdi kimse âh u figân olmasa
Açıklama: vezni: fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün
19. Yüzyıldan Günümüze Türk Şiiri
19. Yüzyıldan Günümüze Türk Şiiri
TANZİMAT
Tanzimat; düzenlemeler, yeğlemeler,ıslahat anlamına gelir, “tanzim”sözcüğünün çoğuludur. Tanzim ise Arapça “nazm”dan gelir. Sıraya koyma, dizme, sıralama, ıslah etme, manzum ya da düz yazı olarak yazmak anlamındadır. Tanzimat, 3 Kasım 1839’da “Gülhane Hattı Hümayunu” ile temelleri saptanan düzenleme eylemlerinin genel adıdır;1876 Rus Savaşı’na dek sürer.
Tanzimat şiiri; divan şiirine göre daha canlı, daha çeşitlidir. Divan şiirinde zihinsel bir varlık gösteren duyumlar, Tanzimatla fikirleşir. Bu dönemdeki Türk şiirine manzun nesir de denilebilir. Tanzimat şiirini divan şiirinden ayıran en önemli ayrılığı, toplumcu özeeliğinde aramalıdır. Divan şiiri bireyci ama Tanzimat şiiri toplumsaldır.
Tanzimat şiirinde aşırı bir özcülük vardır. Tanzimat şiiri, halka, halk diline eğilir. Tanzimattan bugüne değin Türk şiiri, yeni bir dünya görüşü, yeni bir hayat anlayışı, yeni bir kompozisyon peşindedir.
Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa söz sanatlarından uzak, söz oyunlarundan arınmış bir şiir getirirler. Buna düşünce şiiri, fikir şiiri de denilebilir. Namık Kemal; yüzyıllar boyu devem edegelen insanın güçsüzlüğü görüşüne karşı gelir; insanın bir kahraman olduğu görüşünü savunur. Bu inancı Hamit daha ileri götürür; kainat karşısında iyimserlik, hayranlık duygularıyla dolar. Günlük yaşantıdan doğan gözlemler, Tanzimat şiirine girer.
HÜRRİYET KASİDESİ
Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten
Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten
Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez ianetten
Hakir olduysa millet şanına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten
Vücudun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır
Ne gam rah-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten
Muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir
Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten
Hemen bir feyz-i baki terk eder bir zevk-i faniye
Hayatın kadrini âli bilenler hüsn-i şöhretten
Nedendir halkta tul-i hayata bunca rağbetler
Nedir insana bilmem menfaat hıfz-ı emanetten
Cihanda kendini her ferdden alçak görür ol kim
Utanmaz kendi nefsinden de ar eyler melametten
Felekten intikam almak demektir ehl-i idrake
Edip tezyid-i gayret müstefid olmak nedametten
Durup ahkam-ı nusret ittihad-ı kalb-i millette
Çıkar asar-ı rahmet ihtilaf-ı rey-i ümmetten
Eder tedvir-i alem bir mekînin kuvve-i azmi
Cihan titrer sebat-ı pay-ı erbab-ı metanetten
Kaza her feyzini her lutfunu bir vakt için saklar
Fütur etme sakın milletteki za'f u betaetten
Değildir şîr-i der-zencire töhmet acz-i akdamı
Felekte baht utansın bi-nasib- erbab-ı himmetten
Ziya dûr ise evc-i rif'atinden iztırâridir
hicâb etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten
.............................. .................... .....................
Namık KEMAL