gökyüzü,neresidir?

acele



Cevap :

Gökyüzü, çeşitli nedenlerden ötürü tanımlaması zor bir kavramdır. Kabaca kişinin açık alanda yukarı baktığında gördüğü, tüm gök cisimlerini çevrelediği gözlemlenen boşluk olarak nitelendirilebilir. Bu tanıma göre kuşların ve uçakların gökyüzünde uçtuğu, yağmur ve gökkuşağı gibi atmosferik olayların yanı sıra güneşin batışının veya yıldız kaymasının da gökyüzünde gerçekleştiği varsayılır.

Meteorolojide Gökyüzü
Meteorolojik açıdan gökyüzü, Atmosferin gözle görünen kısmı olarak tanımlanabilir. Değerlendirmesi daha çok atmosferin durumuna göre yapılır ve tanımından var olan bulutlarıncinsi, miktarı, yüksekliği ile hareket yönleri anlaşılır. gökyüzünün hali, açık, az bulutlu, parçalı bulutlu, çok bulutlu ve kapalı olarak sınıflandırılır.

Gökyüzü neden mavidir
Yaygın düşüncenin aksine gökyüzü aslında mavi değildir; mavi görünür. Güneş’ten gelen ışınlar Atmosferdeki gazmolekülleri ve diğer parçacıklara çarparak saçılırlar (teknik ismi ile ‘Rayleigh Saçılması’). Gökyüzünde çoğunlukla görünen rengin mavi olması ise havanın uzun dalga boylu ışığa göre tercihen kısa dalga boylu ışığı saçmasından kaynaklanmaktadır. Bu sebeple en kısa dalga boylu ışınlar atmosferin üst tabakalarında saçılm Aya uğrayıp gökyüzünün mavi görünmesini sağlarken, daha uzun dalga boylu ışınlar saçılmak için daha büyük bir parçacık bulana kadar yollarına devam ederler.

Bu işin daha ilginç bir yanı var. Güneşin ışığı ne renktir, hiç düşündünüz mü? Çoğunuzun sarı diyeceğine eminim. Güneşışığı beyazdır, yani bir renk değildir, bütün Renklerin karışımıdır.

Bunun ispatı ise çok kolaydır. Eğer evinizde kristal bir avize varsa, bir parçasını annenize belli etmeden alın ve güneşeDoğru tutun. Kristalin ışığı kırarak aynı gökkuşağının renkleri gibi ayrıştırdığını göreceksiniz.

Bilindiği gibi, güneşin beyaz ışığı aslında mor, mavi, yeşil, sarı, turuncu ve kırmızı renklerin karışımıdır. Güneşten çıkarak atmosferimize kadar yol alan Güneş ışınlarının çoğunluğu teğet geçerken, bir kısmı atmosferimiz tarafından emilir.

Bu ışık Atmosferden geçerken mor tarafındaki ışıklar, kırmızı tarafındakine göre daha fazla dağılırlar ve Atmosferdeçoğunlukla mavi renk kırılarak yeryüzüne yansıtılır. Bu durumda biz gökyüzünü mavi renkte görürken, güneşi de beyaz-sarı karışımı bir renkte görürüz.

Atmosferimiz olmasaydı, güneşi yine parlak bembeyaz renkte görecek ancak bütün gökyüzü geceleri olduğu gibi karanlık olacak, güneşle beraber diğer Yıldızlar da görünüyor olacaktı.

Peki aslında beyaz renk olan güneş ışınları yukarıda bahsedilenler nedeniyle sarı renk görülüyor da, güneş ufka yaklaşıp batarken nasıl turuncu, hatta kıpkırmızı bir renk alabiliyor?

Güneş ufukta alçaldığı zaman, açısı nedeni ile gözümüze ulaştığı mesafe de uzadığından, ışınları ona bakanlara daha çok yol kat ederek ulaşır. Bu, ışınların havada daha çok molekül ve parçacık arasından geçmesi, onlar tarafından daha çok yansıtılması ve dağıtılması demektir.

Böylece güneş ufukta alçalmaya, batma noktasına doğru gelmeye başlayınca, o anda tepesinde bulunduğu yerlerde kırmızı dışındaki renkler Atmosfer tarafından emildiği için gökyüzü mavi, güneş san renkte görüldüğü halde, güneşi ufukta görenlere kırmızı ve biraz da turuncu renkler ulaşır.

Göklerin Yaratılışı
‘ geceleyin Gökyüzüne bir bakış, insana güçlü bir ‘değişmeyen evren’ izlenimi verir. Doğru; bulutlar Ay’ın önünde sürüklenirler, gökkubbe kutup yıldızı çevresinde döner; daha uzun zaman diliminde Ay’ın kendisi büyür ve küçülür; Ay veGezegenler, Yıldızların oluşturduğu bir zemine göre hareket ederler. Fakat biliyoruz ki bunlar yalnız Güneşsistemimizin içindeki hareketlerin neden olduğu yerel olaylardır. gezegenlerin ötesinde, yıldızlar hareketsiz gibidirler…’

Yukarıdaki satırlar, ‘ilk Üç Dakika’ kitabının yazarı Steven Weinberg’e ait. Gerçekten de gökyüzüne doğal gözle bir bakış, herşeyin çok durağan ve sabit olduğu hissini uyandırabilir. Oysa durum farklıdır. Gökyüzünde büyük bir hareketlilik vardır ve çıplak gözle asla fark edilemeyen bu gerçek, Kuran tarafından asırlar önce Haber verilmiştir.

Kuran’da gökyüzü ile ilgili çoğul olarak kullanılan çok sayıda ayete rastlamak mümkündür. Arapça’da ‘semavat’ olarak geçen ‘gökler’ kelimesi hem Dünyanın atmosferini, hem de uzay boşluğunu ifade etmektedir.

Burada ilk olarak üzerinde duracağımız nokta, gökler ifadesindeki çoğul kullanımdır. Bu çoğul kullanım da Kuran’ın mucizelerinden birisidir; çünkü ister dünyanın atmosferi olarak düşünün, ister Evren olarak, 7. yy’da çıplak gözle bakan birisinin bunların çoğul olabileceğini bilmesi olanaksızdır. Şimdi bunu açıklayalım:

Açık hav aya çıkarak başınızı göğe çevirdiğinizi düşünün. Ne görürsünüz? Yaz aylarındaysanız ya masmavi bir gökyüzü veya belki rüzgarla hareket eden bulutlar; kışaylarındaysanız da muhtemelen gri, puslu bir gökyüzü ve her yanı kaplayan bulutlar vardır görüntüde. Fakat her ne görürseniz görün, düny ayı saran atmosferi göremezsiniz. Üstelik bu atmosferin birçok katmandan oluştuğunu hiç bilemezsiniz. Oysa dünya atmosferi, mezosfer, iyonosfer, troposfer, ozon tabakası gibi birçok katmanın bileşiminden meydana gelmiştir. Elbette ki çıplak gözle fark edilemeyecek bu ayrıntıya ayetlerde işaret edilmesi onun, Kuran’ın Allah’ın sözü olduğunun büyük bir delilidir.