Cevap :
Namık Kemal, tiyatronun modern bir tiyatro haline gelmesi için büyük çaba harcamıştır. Avrupa’ya kaçana kadar yalnız şiir ve politika ile uğraşan Kemal, döndükten sonra tiyatro ile de yakından ilgilenmeye başladı. Bunun için oynanmak üzere piyesler yazmaktan da geri durmamıştır.
Kemal ancak Avrupa’ya kaçtıktan sonra ciddi sahne eserlerinin seyircisi olabildi ve tiyatronun gerçek değerini kısa zamanda kavrayabildi. Orada tiyatro sadece bir eğlence aracı değil, aynı zamanda, seyircilerin kültür seviyesini yükselten, ciddi bir olaydı. Tiyatronun bu yönü, Kemal’i hayran bıraktı. Her gün binlerce insana hitap eden bu müesseseler adeta birer okuldu. Edebi çalışmalarında Tanzimat’ın sosyal prensiplerine bağlı bulunan Kemal’in, tiyatroyu da bu yönden görmesi kadar tabii bir şey olamaz.
Ona göre ciddi bir tiyatro eseri, seçkin bir topluluğa belli düşünceleri aşılamak için, en ‘faydalı eğlence’ idi. Bu eğlence fikrine rağmen Namık Kemal’in tiyatrosu bir dava tiyatrosudur. O eserlerinde vatanperverlik, İslam ittihadı, insan hakları gibi inandığı belli başlı şeylerle cemiyetimizin kalkınması için lüzumlu gördüğü fikirlerini veya geleneklere karşı tenkitlerini tek bir nutkun birkaç ağza taksimi denebilecek tarzda söyler.
Bu itibarla piyeslerin şahıslarını Kemal’in fikirlerine ve onların antitezlerine indirmek mümkündür. Buna rağmen bu piyesler dış manzarasıyla epeyce değişiklik gösterirler. Hemen hemen hiçbiri öbürünün mevzusunu tekrarlamadığı gibi bir kısma da ancak dolayısıyla ideolojiktir. “Vatan Yahut Silistre” muhasara altında bulunan bir kalenin fedakarlıklarla kurtuluşudur. “Zavallı çocuk” kişisel mutluluk meselesini konu edinen bir eserdir. “Gülnihal”in konusu, XVIII. asır sonu veya XIX. asır başında yarı feodal bir Rumeli şehrinde geçen zulme karşı bir isyan vaka’sıdır. “Âkif Bey” ise sadece bir karakterin etrafında döner, öyle ki piyesin Kemal’in vatan ve millet sevgisini aksettiren kısımları vaka’ya eklenmiş hissini bırakır. “Celal”, vazife uğrunda yapılan mücadeleleri anlatır. Ne zaman yazıldığı bilinmeyen “Karabela” ise bir tutku, ihtiras dramıdır. Gizli ve açıkça telkin ettiği fikirlerin daima ağır basmasına rağmen Kemal bu piyeslerinde aşk ve ihtirasa çok geniş bir yer ayırmış, onu türlü görünüşlerde vermeye çalışmıştır. Burda vatan yahut silistre hakkında bilgiler var umarım işine yarar