Cevap :
Orta Asya’dan gelip Anadolu’yu mesken tutan Türk boyları çeşitli gruplar ve müesseseler oluşturarak, Anadolu'da kökleşme imkanı buluyorlardı. Bu tarihî misyonu, içtimaî, iktisadî, dinî, siyasî ve tasavvufî açıdan gerçekleştiren bu zümrelere Âşık Paşa, Horasan Erenleri adını vermektedir. Dört grup hâlinde isimlendirilen bu zümreleri şu şekilde sıralayabiliriz:
a. Gâziyân-ı Rûm
Gâziyân-ı Rûm’a, Alp’ler veya Alperenler adı da verilmektedir64. Geniş bir teşkilata mensup derviş-gâzilerdir. İslâm öncesi Türk hayatındaki alplerin bir devamı olarak kabul edilmektedir. Bektâşî tarikatının askerlik kolu olarak kurulan Yeniçeri ordusuna, “Gaziyân-ı Hacı Bektâş-ı Veli” ismi verilmiştir. Anadolu’ya göç eden sûfîler, sadece şeyh veya postnişîn değil, aynı zamanda birer alperen, gazi, emir ve ahî idi. Alplerin ölüme ve hayata, zamana ve tarihe yenilmedikleri bir gerçektir. Büyük felaketlere yol açan Moğol istilasıyla birlikte Horasan ve Maverâunnehir’den şehitlik idealiyle Anadolu’ya koşan alperen ve Horasan erenleri birer kolonizatör Türk dervişleri olarak, nefislerini arındırıp tevazuları ile Anadolu halkını aydınlattılar65. Alperenler kimi zaman uçlarda ilim ve fikir ehli olarak yerlerini alırken, kimi zaman da İslâm orduları ile birlikte veya onlardan önce veya sonra hareket edip savaşlara katılmakta, fetihlerin kazanılmasında önemli roller üstlenmekteydiler66. Anadolu’ya gelen Türkmenlerin, buradaki gazalarını İ’lâ-yı Kelîmetullah uğruna yapmaları ve bu coğrafyayı İslâmlaştırmayı gaye edinmeleri, Tuğrul ve Alparslan devrinde bu fetihlere iştirak eden Selçuklu komutanlarına “Gazi” unvanının verilmesine sebep olmuştur. Mengücek Gazi, Melik Ahmed Gazi, Ertuğrul Gazi, Osman Gazi ve Orhan Gazi bunlardan bazılarıdır. Bu teşkilata mensup Turgut Alp, Akça Koca, Konur Alp gibi mücahidler, Osmanlı Beyliğinin kuruluş aşamasında, etraflarındaki müritleriyle birlikte, bir yandan orduların savaş ruhunu hızlandırırken, bir yandan da manevî kişilikleriyle içtimaî nizamı düzenlemeye çalışmaktaydılar67.