Cevap :
Tarihsel kaynakların bize öğrettiğine göre, Baba İlyas’ın halifesi olan Hacı Bektâş-ı Veli’ye buğday için giden Yunus’a Hünkar ‘nefes’[7] teklif eder. Fakat Yunus reddederek buğdayı alır ve köyüne doğru yola koyulur. Sonradan hata yaptığını anlar ve geri dönerek, Hünkar’dan ‘nefes’ talep eder. Hacı Bektâş-ı Veli ise Yunus’u reddetmez, fakat kendi halifesi Tapduk Emre’ye yönlendirir. Yunus’un Tapduk Emre’nin dergahında kırk yıl hizmet ettiği rivayet edilir.[8] Yunus Emre, son demlerinde şeyhinden icazet alarak irşatla görevlendirilmiş,[9] şiirlerinden anlaşıldığına göre, Kayseri, Tebriz, Sivas, Nahçıvan, Maraş, Şiraz, Şam gibi illere seyahat etmiştir.
Revaçta olan bir görüş, Yunus Emre’nin ümmi (okur-yazar olmayan) olduğunu söylese de,[10] Yunus Emre’nin şiirlerini dakik olarak inceleyen birisi Onun iyi eğitim alan birisi olduğunu görür.[11] Bize bu mısraları bırakan Yunus, iyi bir medrese eğitimi almış, iyi derecede Arapça ve Farsça öğrenmiş olmalıdır. Ayrıca eserlerinden anladığımıza kadar dini konulara da hakim birisidir. Çünkü Yunus, eserlerinde iman ve ibadete dair konulara ve bu konulara ait kavramların tamamına değinmiş, Kur’an’da adı geçen peygamberlerin neredeyse tamamından bahsetmiş, ayet ve hadislerden alıntılar yapmış, tarihi kişiliklerden örnekler vermiş, İslam irfanına ait bir çok konuyu ustalıkla işlemiştir.