Bireycilik akımım ile toplumcu yaklaşımların arasındaki farklar nedir ?



Cevap :

Birincisi hemen, şu anda yapılması gereken eylem metodları hakkındadır (yani, anarşinin ortaya çıkacağı tarz ile ilgili). Bireyciler, genellikle eğitim ve alternatif kurumlar --yardımlaşma bankaları, birlikler, komünler gibi, oluşturulmasına öncelik verirler. Genellikle, grev ve diğer şiddet-dışı toplumsal protesto biçimlerini desteklerler (kira grevleri, vergilerin ödenmemesi vb.). Onlar, bu tip faaliyetlerin mevcut toplumu giderek hükümetsizliğe, ve böylece de anarşist bir topluma doğru geliştireceğini iddia ederler. Asıl olarak devrimci değil, evrimcidirler ve toplumsal anarşistlerin devrimci durumlar yaratmak için doğrudan eylem kullanılması metodunu onaylamazlar. Onlara göre devrim kapitalist mülkiyete el kolmayı, yani otoriter araçların kullanılmasını gerektirdiği için anarşist ilkelerle çelişir. Bunun yerine servetin, mülkiyetin yeni ve alternatif bir ekonomik sistemin araçları kullanılarak (yardımlaşma bankaları ve kooperatifler çerçevesinde temellendirilen) ortadan kaldırıldığı bir topluma ulaşmayı hedeflerler. El koyma ile değil, reform aracılığı ile sağlanan anarşizmle böylece genel "toplumsal tasfiye(ing. liquidation) kolayca gerçekleştirilebilir.

Toplumsal anarşistlerin çoğu, eğitimin ve alternatifler (liberter birlikler gibi) yaratılmasının gerekliliğini kabul ederler, ama bunların kendi başlarına yeterli olmadığına inanmaktadırlar. Her ne kadar kapitalizmin içinde, toplumsal mücadelelerle gerçekleştirilecek reformların liberter eğilimleri arttırmasının önemini gözardı etmeseler de, kapitalizmin parça parça reforme edilerek anarşizme dönüştürülebileceğini de düşünmemektedirler. Aynı zamanda, otoriteyi (ister devlet olsun ister kapitalist) yıkmanın otoriterce olmadığından hareketle, devrimin anarşist ilkelerle çatışma içinde olduğunu da düşünmezler. Yani, toplumsal devrim ile kapitalist sınıfın tasfiye edilmesi ve devletin yıkılması; doğası itibari ile, büyük bir çoğunluğu yöneten ve sömürenlere karşı yürütüldüğü için otoriter değil, liberter bir harekettir. Kısacası, toplumsal bir devrimle kapitalist sistemi yıkmayı çabalarken, sistemin içinde liberter eğilimleri güçlendirmeye çalışan, toplumsal anarşistler genellikle evrimciler ve devrimcilerdir. Ama, bazı toplumsal anarşistlerin tamamen evrimci olmasından anlaşılacağı üzere, bu farklılık toplumsal anarşistleri bireycilerden ayıran en önemli farklılık değildir.

İkinci temel ayrım noktası ise önerilen anarşist ekonominin biçimi hakkındadır. Bireyciler, toplumsal anarşistlerin ihtiyaç-temelli sisteminin yerine, dağıtımın piyasa-temellinde yapıldığı bir sistemi tercih ederler. Her ikisi de mevcut kapitalist mülkiyet sisteminin ortadan kaldırılması gerektiği konusunda hemfikirdirler, ve kullanım hakları mülkiyet haklarının yerini almalıdır (

Toplumsal anarşistlerin çoğu, eğitimin ve alternatifler (liberter birlikler gibi) yaratılmasının gerekliliğini kabul ederler, ama bunların kendi başlarına yeterli olmadığına inanmaktadırlar. Her ne kadar kapitalizmin içinde, toplumsal mücadelelerle gerçekleştirilecek reformların liberter eğilimleri arttırmasının önemini gözardı etmeseler de, kapitalizmin parça parça reforme edilerek anarşizme dönüştürülebileceğini de düşünmemektedirler. Aynı zamanda, otoriteyi (ister devlet olsun ister kapitalist) yıkmanın otoriterce olmadığından hareketle, devrimin anarşist ilkelerle çatışma içinde olduğunu da düşünmezler. Yani, toplumsal devrim ile kapitalist sınıfın tasfiye edilmesi ve devletin yıkılması; doğası itibari ile, büyük bir çoğunluğu yöneten ve sömürenlere karşı yürütüldüğü için otoriter değil, liberter bir harekettir. Kısacası, toplumsal bir devrimle kapitalist sistemi yıkmayı çabalarken, sistemin içinde liberter eğilimleri güçlendirmeye çalışan, toplumsal anarşistler genellikle evrimciler ve devrimcilerdir. Ama, bazı toplumsal anarşistlerin tamamen evrimci olmasından anlaşılacağı üzere, bu farklılık toplumsal anarşistleri bireycilerden ayıran en önemli farklılık değildir.