“Dünya uluslarının mutluluğuna çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve mutluluğunu sağlamaya çalışmakdemektir.”

Çünkü: “İnsanlığın tümünü bir vücut ve bir ulusu bunun bir parçası saymak gerekir. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün kısımlar etkilenir.”

 

Yukarıdaki Atatürk'ün sözünden yola çıkarak makale yazınız. (arkadaşlar performans ödevim lütfen kısa olmasın)



Cevap :

Atatürk, çağdaş uygarlığa ulaşmanın yolunun, tüm dünya devletleri ile iyi geçinmekten geçtiğini dile getirerek, Kurtuluş Savaşı’nın başından itibaren, dünya barışının oluşumuna katkı sağlayacak bir politika anlayışı içerisinde mücadelesini sürdürmüştür.

Atatürk, dünya barışına büyük önem veren bir liderdi. Bütün insanların ekonomik açıdan olduğu gibi sosyal ve kültürel açıdan da yüksek bir seviyeye gelebilmesinin, mutlaka barış içerisinde yaşayabilmesi halinde mümkün olabileceğini savunan büyük bir devlet adamıydı.
 

Her yıl Eylül ayının 21’inde, New York City’de çalan çanın sesi, sembolik olarak da olsa, tüm dünya ülkelerinden duyulur. Çünkü ‘Çanlar, barış için çalıyor’dur...   İkinci Dünya Savaşı’nda ABD’nin iki acımasız atom bombası saldırısı ile üç gün içinde 140 binden fazla insanını, sonraki yıllarda ise bu patlamanın neden olduğu radyasyon yüzünden on binlercesini daha kaybeden bir ülke; Japonya... Atom bombası ile kalbinden vurulan bu ülke, savaşların ve nükleer silahların yeryüzünden silinmesi, savaşların neden olduğu insan kıyımının sona ermesi için bir çan yaptırıyor. Birleşmiş Milletler’in -ironik de olsa- New York City’deki genel merkezinde bulunan bu Barış Çanı, bir rivayete göre, BM üyesi ülkelerin hibe ettiği metal para ve madalyonlarla, daha romantik ve öyle olduğuna daha çok inanmak istediğimiz bir rivayete göre ise dünyanın tüm kıtalarından çocukların bağışladığı bozuk paralarla yapılmış.    

Son karar 21 Eylül...

  Dünya Barış Günü’nün tarihi birkaç kez değişiklik göstermiş. İlk olarak, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1981’deki 57. birleşiminde, Genel Kurul’un açılış günü olan, her Eylül ayının üçüncü Salı günü, Uluslararası Barış Günü ilan edilmiş. 2001 yılında ise bugün geçerli olan tarih, 21 Eylül olarak belirlenmiş.   Daha öncesine dönecek olursak, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği döneminde, Varşova Paktı üyesi ülkeler, Hitler’in faşist rejiminin Polonya’yı işgal, başka bir deyişle, İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıç tarihi olan (1939) 1 Eylül’ü Dünya Barış Günü olarak kutluyormuş. Taa ki SSCB’nin çöküşü ve ardından, Varşova Paktı’nın dağılmasına kadar...   Yurtta sulh, cihanda sulh   Savaşa başkaldıran, barışın özünün altını çizen en güzel, en anlamlı ve evrensel bütünleştiriciliği olan söz, Mustafa Kemal Atatürk tarafından söylenmiştir. ‘Yurtta sulh, cihanda sulh!..’   Atatürk bu sözü ilk kez, 20 Nisan 1931’de, CHP Genel Başkanı olarak dile getirmişti. Prof. Dr. Hamza Eroğlu’nun bir makalesinden edindiğimiz bilgiye göre, 1933 yılında Cumhuriyet’in Onuncu Yıldönümü vesilesi ile dönemin ABD Başkanı Roosevelt, Türk Milleti’ne bir mesaj gönderir. Atatürk ise bu mesaja, ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ inancını içeren, aşağıdaki cümlelerle cevap verir.   “Türkiye Cumhuriyeti’nin en esaslı umdelerinden biri olan yurtta sulh cihanda sulh gayesi, insaniyetin ve medeniyetin refah ve terakkisinde en esaslı âmil olsa gerektir. Buna elimizden geldiği kadar hizmet etmiş ve etmekte bulunmuş olmak, bizim için iftihara medardır.”   ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’, söylendiği gün itibarıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin, aynı zamanda Anayasa’da da yer alan, temel dış politika ilkesi olagelmiştir.
 (çok aradım ama bujlabildiğim en mantıklı şey buydu kb. ödevim biraz zormuş)