yaşlılara saygı sevgi ile ilgili deneme yazısı



Cevap :

aşlıya saygı
Sual: Hazret-i Ali’nin, bir ihtiyara saygısından dolayı, önünden yürümeyip arkasından gittiği bildiriliyor. Bir kimseye sırf yaşından dolayı saygı duymak gerekir mi?
CEVAP
İmam-ı a’zam hazretleri, İmam-ı Ebu Yusuf’a, (İlim sahiplerine hürmet et! Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster!) buyurdu. Özellikle Müslüman ihtiyarlara saygı göstermek gerekir. Kötü-iyi ayrımı yapmadan herkese iyilik etmelidir! Mesela, belediye otobüslerine genç yaşlı, sağlam sakat, kadın erkek, zengin fakir, âlim cahil gibi çeşitli sınıflardan insanlar binmektedir. Güçsüzlere yardım etmeli, otobüse binerken, inerken yardımcı olmalı, onlara yer vermeli, ihtiyarlara, muhtaçlara yardım etmelidir. Bu husustaki hadis-i şeriflerden birkaçı şu mealdedir:
(Güçsüzlere, hastalara, yaşlılara ve küçüklere merhamet ediniz!)[Şir’a]

(Yaşlılarımıza hürmet ve ikram, Allahü teâlâya saygıdandır.)[Buhari]

(Büyüklerimizi saymayan, küçüklerimize acımayan bizden değildir.) [Buhari]

(Halkı içindeki ihtiyar, ümmeti içindeki peygamber gibidir.) [İ. Neccar]

(Şu üç şey, Allahü teâlâya tazimdendir:
1- Müslüman olarak yaşlanan kimseye ikram,
2- Kur’an-ı kerimi ezberleyene ikram,
3- İlim sahibine ikram.)
 [Ramuz]

(Müslüman olarak ihtiyarlayan kimseye ikram eden, Nuh aleyhisselama ikram etmiş gibi sevab alır. Nuh aleyhisselama ikram eden de, Allahü teâlâya ikram etmiş olur.) [Hatib]

(Tekbiri, tahmidi, tesbihi ve tehlili sebebiyle Müslüman olarak ihtiyarlayan bir müminden daha efdal kimse yoktur.) [İ. Ahmed] (Tekbir Allahü ekber, tahmid Elhamdülillah, tesbih Sübhanallah, tehlil ise, Lâ ilahe illallah demektir.)

Peygamber efendimizin, (Allahü teâlâ, yemin ederek, “Müslüman olarak ihtiyarlayana azap etmekten hayâ ederim” buyurdu)dedikten sonra ağladığı görüldü. Sebebi sorulunca, (Allahü teâlâ, kendisinden hayâ ettiği hâlde, Ondan hayâ etmeyene ağlıyorum) buyurdu. (Beyheki)

Yaşlılara hürmet
Sual: 
Dolmuşta, otobüste otururken iyi mi kötü mü olduğu bilinmeyen yaşlı kimseler geliyor. Bunlara yer vermekte mahzur var mıdır?
CEVAP
Dinimiz, ihtiyarlara hürmet etmeye büyük önem vermiştir. Bir hadis-i şerif meali:
(Bir genç, bir yaşlıya, yaşından dolayı hürmet ederse onun yaşına varınca, Allahü teâlâ, ona gençleri hürmet ettirir.) [Şir’a]

Burası, (Etme, bulma) dünyasıdır. Bugünün gençleri, yarının ihtiyarlarıdır.

İhtiyara hürmet ederken, zengin fakir, iyi kötü ayırmamalıdır. Zengine zenginliği için hürmet edilmez. Malından dolayı zengini yüceltenin, fakirliğinden dolayı fakiri aşağılayanın lanete müstahak olduğunu bildirmişlerdir. (Şir’a şerhi)

Saygı çeşitli şekillerde ifade ettiğimiz ya da diğerlerinden beklediğimiz bir insan tavrıdır. Tarif edilmesi ve kalıplara sığdırılması zordur. Bazen de hiç bir şeye mesnetlemeden ardına düştüğümüz bir "doğru"dur. Nasıl olması gerektiği, belli bir şeklinin olup olmadığı, evrensel olup olmadığı üzerinde tartışılmaya değer bir konudur. Ama gerçek, her neslin bir önceki neslin saygı ifadelerini çoğunlukla yadsıması ve bu konunun kuşaklar arasında "çözümsüz" bir sorun olduğu gerçeğidir.

"Saygı nasıl ifade edilir? Saygı şekilleri nelerdir?" sorusundan daha derin bir soru vardır. Ancak onun cevabını bulabilirsek, o zaman saygı, şekilsel olan kimliğinden sıyrılıp bir varolma meselesine dönüşebilir: "Neden saygı duymalıyım? Bunda benim için bu kadar kaçınılmaz olan nedir?"

Bu sorunun cevabını aramadan önce saygıya nelerin neden olduğundan bahsedelim. Saygı bazen korku ve endişelerden kaynaklanır. Bir şeyi, bir mevkiyi, hayatımızdaki bir değeri kaybetme korkusu bizi öğretmenimizi , işverenimizi, anne babamızı saymaya, onlara karşı zorunlu bir saygıya iter. Yaşlılara, kültürel adetlerimiz ya da sahip oldukları tecrübelerden dolayı saygı gösteririz. Bazılarına yeteneklerinden, ilerici düşüncelerinden dolayı hayranlıkla saygı duyarız. Bazıları hayatta çok ağır badireler atlatmışlardır ya da bir fiziksel engele rağmen engelleri aşmışlardır. Hayran oluruz, saygı duyarız. Bazılarına elde edemediklerimize sahip oldukları için saygı duyarız. Bazılarına şöhretlerinden dolayı gıbtayla karışık, bazılarına sınıfsal pozisyonlarından veya makamlarından dolayı zorunlu bir şekilde saygı duyarız. Bazen de kişi değil o makama saygı duyarız.

Saygı doğal bir eğilimdir. Herkes birine ya da birilerine saygı duyar gibi görünüyor. Bir hırsız da o işi en iyi yapan kişiye saygı duyuyor olacaktır. Ama asıl araştırılması gereken bu doğal eğilimin bizim ne tür hislerimiz ve düşüncelerimiz üzerine kurulmuş olduğudur. Korkudan mı? Sevgiden mi? Hayranlıktan mı?

Öyle görünüyor ki insan diğer insanlara değil ama insanların temsil ettikleri şeye saygı duyuyor. Başarıya, güce, zafere, tecrübeye. Kant'a göre hiç sevmediğimiz bir kişinin haklarını korumamıza götüren şey aslında adalet fikrine duyduğumuz saygıdır. Bu fikir evrenseldir. Burada kişi kendi olumsuz hisleri ile mücadele etmek zorundadır. Çünkü yasayı algılamıştır ve algıladığı içinde ona saygı duymaktadır. İçimizde diğerlerinin bize davrandığı gibi davranma eğilimimiz vardır. Ve yine içimizde bu eğilime rağmen "Yasa'ya saygı nedeniyle akla uygun olarak hareket etme istenci, iradesi vardır.

 Doğa dediğimiz aslında soyut olan şeye, onun tüm yaşam formlarına gösterdiğimiz özenle saygı duyarız. Spor olsun diye avlanmayı reddettiğimizde, doğal kaynakların bencilce tüketimi konusunda bilinçli bir tüketici olarak, sebebi olmadan hiç bir canlıya zarar vermeyerek. Bunun güzel bir örenği Kızılderililerin yemek için bitkilerin köklerini sökmemeleri sadece yiyecekleri kısımları kırpmalardır. Ve bir bizon avlandığında onun en ufak parçasında kadar her şeyinden faydalanılır, kemiklerinden süs eşyası ve oyuncak yapılırdı. Bir bitkinin başından af dilenir, dua edilirdi.

Saygı, ruhu tek olan farklı bedenlerde gösterir kendini. Şekilleri toplumdan topluma değişir. Modern bir insanın ilkel bir kabilenin reisine karşı mutlak bir saygı göstermesini bekleyemezsiniz. Öte yandan bir yerli için de bir kişinin bir fabrikaya sahip olması ya da bir belediye başkanı olması bir şey ifade etmeyecektir. Çünkü kendi toplumunda roller belki fiziksel güce belki de bilgisel bir otoriteye dayanıyor olacaktır. Bir inanç sahibi, ona vaaz veren kişiye, bir genç ise belki de dinlediği grubun gitaristine o kişi iyi ya da kötü olsun saygı gösterecektir. Bu biraz da hayranlıkla karışık olacaktır. Ancak hepimiz düşüncelerimiz, inançlarımız, ilgilerimiz ve içinde yaşadığımız sosyal, kültürel, inançsal, politik formlar ışığında farklı saygı şekilleri benimseyecek farklı şeylere ve kişilere saygı besleriz. Ama saygı insan için kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.