yüksek bağımsızlığını korumasını bilen türk milleti yabancı diller boyunduruğundan kurtarması ile ilgili makale (yalnız içnde esaret,milli bilinç,ortak kültür,uygarlık,hürriyet,başarı,mahkum olmak,ilerleme,cazip,doğa,gelişmişlik,nesil,bilim,edebiyat ve sanat geçmeli bir de mümkünse kısa olmalı)



Cevap :

Yabancı Dille Eğitim Yıkımdır



Büyük önder M. Kemal Atatürk, ''Ülkesinin yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de 'yabancı dillerin boyunduruğundan' kurtarmalıdır'', ''Milli eğitim esas olduktan sonra onun dilini, yöntemini ve araçlarını da milli yapmak zorunluluğu tartışılamaz'' diyordu. Dil devriminin temelini ve yönünü belirleyen bu veciz sözler unutulmuş, unutturulmuş, özellikle son 20 yılda, ne yazık ki, Türk milli eğitimi, giderek artan ölçüde yabancı dillerin öksesine düşürülmüştür.

12 Eylül rejiminin en büyük kötülüklerinden biri de yabancı dille eğitime yasallık kazandırmasıdır. Türk Dil Kurumu'nun tasfiyesinin ardından, 1983 tarihinde kabul edilen 2923 sayılı ''Yabancı Dil Öğretimi Kanunu'', Türk milli eğitimine bir saldırı niteliğindedir. Yasanın içeriği başlığıyla gizlenmiş, kamuoyu aldatılmıştır.

8. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda yabancı dille eğitimin 2000-2005 yılında kaldırılması öngörülmektedir. TBMM tarafından kabul edildiği için bir yasadır bu. Milli eğitim şûralarında bu talep kabul görmektedir. Bilim adamlarımız, eğitimcilerimiz, dilcilerimiz yıllardır feryat etmektedir. Yaşanan deneyimlerle başarısızlık kanıtlanmıştır. Bütün bu gerekçeler ortada dururken bir gizli güç, yabancı dille eğitimde ısrar etmekte ve sürdürmektedir.

Özel üniversite ve ''kolej'' lobilerine, IMF ve Dünya Bankası'nın dayatmalarına, MEB'deki yabancı uzmanların tavsiyelerine boyun eğilmektedir. Yabancı dille eğitim, yükseköğretimden başlayarak ortaöğretime, ilköğretime ve hatta anaokullarına kadar yaygınlaştırılmaktadır. MEB Talim Terbiye Kurulu'nun Tebliğler Dergisi'nde yayımlanan 30 Mart 2000 tarih ve 32 sayılı yönergesi ile ''okul öncesi eğitim kurumları ile ilköğretim okullarının 1, 2, 3 ve 6, 7, 8. Sınıf öğrencilerinin fen dersleri ve laboratuar çalışmalarının yabancı dil destekli'' yapılması önerilmektedir.

MEB'in İngilizce ders öğretmeni bulmakta zorlanırken, yabancı dille eğitimde ısrar etmesi akıl almaz bir durumdur.

Birçok ortaöğretim kurumu, özellikle Anadolu liseleri branş öğretmeni bulunamaması nedeniyle zorunlu olarak Türkçe eğitime dönmektedir.

'Anadolu Liselerinde Uygulanan Yabancı Dille Öğretim Programlarının Değerlendirilmesi'' başlıklı araştırma, çarpıcı gerçeği çok yalın biçimde ortaya koymaktadır.
Araştırmaya göre ''Anadolu Lisesi öğrencilerinin yüzde 82.4'ü fen grubu derslerini İngilizce yerine Türkçe okumayı tercih etmektedir. Yine, öğrencilerin yüzde 83.9'u İngilizce öğretimde konuların iyi öğrenilmediğini, yüzde 81.91'i de yabancı dille öğretimin öğrencileri ezberciliğe yönelttiğini'' söylemektedir.

Askeri liselerde 1974 - 90 döneminde yabancı dille öğretim yapılmış, ancak 1990 - 91 yılından itibaren beklenen verim alınamadığı için yeniden Türkçe eğitime dönülmüştür. MEB'in bu davranışı iyi değerlendirmesini ve örnek almasını diliyoruz.

Bazı ortaöğretim kurumlarının üniversite sınavlarındaki başarısı, yabancı dille eğitim yapmalarından değil, seçme öğrenci almalarından ve daha nitelikli öğretim yapmalarından ileri gelmektedir.

Eğitimde özelleştirme de yabancı dille eğitim dayatması içinde geliştiriliyor. Özel Okullar Birliği'nin öğrenciler arasında yaptığı bir araştırma, öğrencilerin tamamına yakınının bu okulları yabancı dil öğrenmek için tercih ettiğini ortaya koymuştur.

Ulusal dil, ulusal devletin temelidir. Yabancı dille eğitim yapılan bir sistemin adı, ''milli eğitim'' olamaz. Bağımsız ve onurlu hiçbir ülke, geleceğinin dayanağı olan gençliğini yabancı dil ve kültür sistemine, yabancı hayranlığına terk edemez.

Bilim, ancak o ulusun anadili ile (resmi dil) öğretilebilir. Yasa değerinde bir kuraldır bu. Bilim evrenseldir, ancak onun dili ve yaratma yöntemleri ulusal olmak zorundadır.

Eğitim ve öğretim, öğretmen ve öğrenci arasındaki büyük uyum, anlayış ve iletişimle mümkündür.

Yabancı dille eğitim tek taraflı olduğu için ruhsuzdur, ezbercidir, öykünmecidir. Öğrenci sadece dinleyicidir. Sınıflar sessizdir. Öğretmen öğrenciye yabancıdır. Bugün özel vakıf üniversitelerinde davranış bilimleri dersi bile İngilizce öğretilmektedir. Türkiye için bir rezalet ve felakettir bu.

''Türkçe bilim dili olur mu'' sorusunun 75 yıl sonra yeniden gündeme gelmesi ne acıdır! Ama gerçektir Türkçe üniversitelerden, ortaöğretim kurumlarından, bilim ve kültürün üretildiği alanlardan sürülmekte, arka sokaklara doğru itilip sıkıştırılmaktadır.

Yabancı dille eğitim Türkiye'yi yeniden Sevr yıllarına götürmek isteyen güçlerin dayatmasıdır. Sözde soykırım yasalarını hazırlayanlarla yabancı dille eğitimi dayatanlar aynı merkezlerdir.

3 Mart 1924'te kabul edilen ve cumhuriyet devrimi yasaları içinde yer alan Tevhid-i Tedrisat (Eğitimin Birliği) Yasası, yabancı dille eğitim ve özelleştirme ile işlemez duruma getirildi.

Misyoner okullarına yeniden yaşam buldurulmaktadır. 20. yüzyılın başında bugünkü Türkiye sınırları içinde misyonerlerin ders verdiği 378 ilkokul, doğrudan doğruya misyoner okulu niteliğinde 36 ortaokul ve lise ile 3 kolej vardı. Cumhuriyet devriminin kapattığı bu okulların yeri bugün, daha fazla sayıda özel-resmi kolejlerle dolduruldu.

İrticanın da bu şekilde önü açıldı. Şimdi birçok tarikatın okulları ve üniversiteleri var. Türkiye yetmedi, Fethullah Gülen dünyanın en ücra köşelerinde İngilizce eğitim yapan 300'e yakın okul açıyor.

Yabancı dil öğretilecektir. Ama dünyada ancak birkaç sömürge ülkede uygulanmakta olan yabancı dille eğitime kesin olarak son verilmelidir
.