Cevap :
Sanat, sözcüklerle sınırlanamayacak kadar geniş boyutlu bir olaydır. Kesin tanımlamanın zorunluluğuna karşın çeşitli kişiler, aşağıdaki ifadeler içinde sanatı tanımlamaya çalışmışlardır. Ünlü filozof KANT’a göre sanat bir ‘oyun’ dur. O, sanatın kaynağı olarak ‘iş’ i görür. Öte yandan, HEGEL ise sanatı, ‘Ruhun madde içindeki görünümü’ olarak niteler. Kuşkusuz, sanatın tanımı konusunda daha başka görüşler de sıralamak olasıdır. Nasıl tanımlanırsa tanımlansın, sanatın yalnızca insana özgü, yapay bir olgu, olay olduğudur. Yani sanatın, yalnızca insan tarafın-dan yapılabilen bir iş oluşudur.
Gerçek öyleyse duyu organlarımıza göre değişmektedir. Gerçeği tek bir değişmezmiş gibi görmek yanlış olur. Evrenin tek bir gerçeği vardır o da her şeyin değiştiği gerçeğidir. O halde bilimde de değişmez gerçek yoktur. Bilim çalışmaları değişebilir ve yenilikler eklenebilir. Fakat bilimdeki bu değişme yavaş olabilir. Sanatın da değişen gerçeği şudur: Evrende kaç tane sanatçı varsa o kadar da deği-şik sanatsal gerçek vardır. Fakat bu gerçeğin sübjektif kişiye özgü olan yanı ile birlikte değişmez sübjektifiz mi de vardır. Burada sanatsal bilgi ile bilimsel bilgi ya da başka bir deyişle sanat ve bilim ilişkileri üzerinde durmakta yarar vardır. Belki bu yolla, sanatın doğası ve özyapısını daha büyük bir açıklıkla ortaya koyabiliriz. Dış gerçekliğin bilgisi bilim, kendimizin bilgisi sanattır. Sanat duygunun bilimidir, bilimse bilginin sanatıdır. Bilim dış gerçeklik dünyasıyla, sanatsa iç gerçeklik dün-yasıyla ilgilenir. Bilim nasıl, insanın duygularla algılanan dünyasındaki özgürlüğü-nün dile gelişiyse, sanatta insanın duygu dünyasındaki özgürlüğünün dile gelişidir. Her ikisi de yan yana gelişme göstermekte ve bir birini etkilemektedir.
Bilim ve sanat arasındaki temel farklardan biri bunların olguları ele alış biçimidir. Bilim, soyutlama sürecine dayanarak nesnel gerçeği anlamaya, betimle-meye ve açıklamaya çalışır. Bunu yaparken, bilim, duyumsal ve sezgisel bilgiden çok mantıksal bilgiden yararlanır. Bir soyutlama yöntemi olan bilim, somut ger-çekleri soyut gerçeklere dönüştürür. Ancak toplumsal bilimlerde soyutlama, top-lumsal ilişkilerin karmaşıklığı nedeniyle, oldukça güçtür. Soyutlamanın tutarlı ve bilimsel olabilmesi için kavramsal bir modele dayanması gerekir; yani belli kuramlardan, modellerden ve denencelerden hareket edilmesi gerekir. Oysa, sanatta belli kuramlara ve modellere dayanma zorunluluğu yoktur. Çünkü, sanat sürekli bir somutlaştırma süreci ve niteliği taşımaktadır. Bilim, doğal ve toplum-sal olguların dayandığı yasaları bulgulamaya çalışır.
sanatı herkes farklı algılar fakat bilim nesnel ve gbilimsel gerçeklere değerlere bağlıdır..